Tüp Bebek Tedavisinde Embriyo transfer İşlemi

Tüp Bebek Tedavisinde Embriyo transfer İşlemi

Tüp bebek tedavisi gören her hasta için, embriyo transfer işlemi, tedavinin en stresli ve heyecanlı işlemidir. Haftalar süren ilaç kullanımı ve takiplerden sonra yumurtalar toplanmış ve embriyo gelişiminin heyecanlı takibi yapılmıştır. Sıra son adıma gelmiştir. Embriyonun rahime yerleştirilme işlemi hastanın resmen gebe kalmadan önce yapılan son işlemdir.

EMBRİYO TRANSFERİ NEDİR?

Tüp bebek tedavi (IVF) yönteminde en son aşama embriyo transferidir. Embriyo, OPU ile toplanan yumurtanın sperm ile birleştirilmesi sonucunda elde edilmektedir. Embrio transferi (ET), laboratuarda döllenen ceninin (embrionun) jinekolojik muayene masasında rahim içine bir kateter yardımı ile aktarılması işlemidir. Gelişen embriyolardan seçilen en kaliteli 1- 2 embriyo anne rahminin içine bırakılır ve embriyoların rahim içine (endometrium) tutunarak gebelik oluşturması beklenir. Transferin hangi gün yapılacağına kadının yaşı, tedavi öyküsü, embriyoların sayı ve kalitesi gibi birçok faktör değerlendirilerek karar verilir. Embriyo transferi işlemi genellikle 2- 3. ya da 5. gün yapılmaktadır.

Kliniğimizde taze transferlerin önemli kısmını (≈%75) yumurta toplamadan 5 gün sonra (5. gün, blastokist evresi), donma çözme uygulamalarının da neredeyse tamamını blastokist evresinde planlamaktayız. Seçkin tüp bebek merkezleri ve yetkin embriyoloji laboratuvarları yoğun olarak 5. gün transfer ağırlıklı planlama yaparlar.

Bununla birlikte seçme şansı yok ise; örneğin hastanın yumurtalık rezervinin az olması veya çok nadiren embriyo kalitesinin düşük olması nedeni ile, hastaya 1 embriyo transfer edilme planı var ve elde 1 güzel embriyo var ise 3. gün de transfer yapmaktayız.

Embriyo transferi, bütün emeklerin finalize olduğu son safhadır. Çok nazik yapılması çok önemlidir. Bu kapsamda transferi yapacak hekimin deneyimi çok önemlidir.

Tüp bebek tedaviniz sona erdi ve embriyo transferiniz gerçekleşti. Tedavi sırasında pek çok zorluğa katlandınız, eşinizle birlikte stres yaşadınız ama tedaviniz başarılı olduğunda elde edilen sonuç tüm bu zorluklara değiyor.

Tedavinin başarısını artırmak için şu ana kadar elinizden geleni yaptınız ve şimdi aklınızdaki sorunun embriyo transferinden sonra çocuk sahibi olma (embriyonun tutunma) şansınızı artırmak için neler yapabileceğiniz olduğunu tahmin ediyoruz.

Tüp bebek tedavisi, geçmiş senelerde anne adayından alınan yumurta ve baba adayından alınan spermin birleştirilmesinin ardından oluşan embriyonun, bir gün sonra anneye transfer edilmesi ile sonuçlanan bir tedaviydi ve annenin rahmine aktarılan bu embriyonun tutmaması halinde, maalesef yeniden tedavinin başına dönerek yumurta toplamak gerekiyordu. Zira gebeliğin gerçekleşmesini beklerken, oluşan diğer embriyolar boşa gidiyorlardı ve onları bir daha kullanmak da mümkün olmuyordu.

Dondurulmuş embriyo transferi ise, gebeliğin gerçekleşmediği ve başa dönülmesi gereken durumlarda bir kurtarıcı olarak ortaya çıkmıştı. Bu işlem sayesinde anneden her defasında yumurta toplamaya ve döllemeye gerek kalmıyor, önceden oluşan embriyolar yeniden anne rahmine aktarılabiliyorlar.

Fakat embriyo dondurma işlemlerinde geçmişte kullanılan yavaş dondurma tekniği, embriyoların dörtte birinin hayatta kalmasına neden oluyordu ve hayatta kalanlarda da bozukluklar meydana gelebiliyordu. Son dönemlerde ortaya çıkan vitrifikasyon yani hızlı dondurma işlemi ise, bu sorunların üstesinden kolayca gelmenize yarıyor çünkü embriyolar artık çok daha hızlı bir şekilde istenen soğukluğa getiriliyor, böylece çözündüklerinde canlılıklarını koruma imkanı yakalıyorlar.

Embriyolar Nasıl Dondurulur?

Hızlı dondurma tekniğinde, döllenmiş yumurtalardan oluşan embriyolar, özel bir sıvı karışımı içerisine yerleştiriliyor ve daha sonra plastik tüplere konuluyorlar. Bu işlemin ardından sıvı nitrojen içerisine yerleştirilen tüpler, -196 ve daha düşük sıcaklıklara bir anda düşürülüyor, böylece anında donmaları sağlanıyor.

Bu yöntem sayesinde sağlıklı olduğu tespit edilen embriyolar, ülkemiz yasalarına göre beş sene boyunca saklanabiliyorlar ve anne adayları her defasında aynı hormon tedavilerinden geçmek zorunda da kalmıyorlar. Beş sene dolduğunda ise alınan bir izinle yeni bir beş senelik dönem açılabiliyor, eğer tedaviye yeniden başlamak istenirse de eski embriyolar yok ediliyorlar.

Embriyolar Nasıl Transfer Ediliyor?

Dondurulmuş embriyo ne zaman transfer edilir, hastalarımızın merak ettiği sorulardan biri. Dondurulmuş embriyo transferi aşamaları kısaca şöyledir:

Hastanın transfere hazırlanmasında temel felsefe endometriumun (rahim iç zarının) hazırlanması ve yeterli kalınlığa ulaşmasıdır. Bunun için doğal siklus ya da östrojen içeren ilaçlarla hazırlanmış siklus tercih edilebilir. Bu iki yöntemin de başarısı aynıdır.

Doğal siklusta folikül takibi yapıyoruz ve endometriumun kendi halinde kalınlaşmasını bekliyoruz. Transfer genellikle ovulasyondan 2-3 gün sonra yapılmaktadır. Kan hormon düzeylerini (E2, LH ve Progesteron) takip ediyoruz çünkü belirleyicidir. Transfer gününe kadar herhangi bir ilaç vermiyoruz. Embriyolar transfer edildikten sonra ise progesteron ile destek tedavisi başlatıyoruz.

Hazırlanmış siklus ise kadının adetleri düzenli değilse ve yaşı ileri ise tercih edilir. Östrojen bantları ya da hapları ile endometrium kalınlığı minimum 7-8 mm’ye ulaşana kadar ultrason ile takip ediyoruz. İlaçlara GnRH analogları da eklenebilmektedir. Transfer sonrası rutin progesteron destek tedavisine başlıyoruz.

Embriyolar Ne Kadar Saklanabilir?

Dondurulan embriyolar teknik olarak 20 yıldan fazla bir süre saklanabilmektedir. Ancak hukuki ve etik nedenlerden dolayı saklama süresine sınırlandırma getirilmiştir. Bu süre ülkelerin yasalarına göre farklılık gösterirken ülkemizde dondurulan embriyolar 5 yıla kadar saklanabilmektedir. Beşinci yılın sonunda çiftin izni alınarak saklanmaya devam ediliyor ya da imha ediliyor.

Embriyolarının saklanmasını talep eden çiftleri, her yıl merkeze başvurarak “biz embriyolarımızın saklanma süresini bir yıl daha uzatmak istiyoruz” diye dilekçeyle başvurmaları gerekmektedir.

EMBRİYO TRANSFERİNDEN SONRA DİKKAT EDİLECEK NOKTALAR

– Egzersiz ve spordan kesinlikle uzak durulmalıdır.
– Fiziksel olarak yorucu aktivitelerde bulunulmamalıdır.
– Stresten uzak durulmalıdır.
– Transferin ardından anne adayı günlük işlerine devam edebilir. Fakat aşırı yorucu ya da fiziksel zarar görebileceği aktivitelerden uzak durmalıdır.
– Transfer işleminden sonraki 1 gün duş, banyo yapmamalısınız, daha sonra serbesttir. Duşun ayakta yapılması önerilir.
– Doktor tavsiyesi ve bilgisi olmadan kesinlikle ilaç kullanmayın.
– Uçak yolculuğunda herhangi bir sakınca bulunmaz. Yalnızca transferin gerçekleştiği gün yolculuk yapılmaması ve dinlenilmesi gerekir.

Embriyo transferi sonrası belli bir süre yatmalı mıyım?

Tüp bebek tedavileri ilk uygulanmaya başladığı yıllardaki standart uygulama, embriyonun endometriuma tutunamadan ‘düşmesini’ engellemek amacıyla embriyo transferi sonrası hastalara uzun süreli yatak istirahati vermekti.

Bazı araştırmalarda embriyo transferinden sonra kısa süreli (1 saat ya da daha az) veya uzun süreli (24 saat) yatak istirahati verildiğinde elde edilen hamilelik oranlarının, hastanın transferden sonra hemen ayağa kaldırılması sonucunda elde edilen hamilelik oranlarına göre daha iyi olup olmadığı incelendi.

Başarılı olarak sürdürülen çalışmalardan birinde rastgele seçilen bazı hastaları transferden sonra hemen ayağa kaldırdılar, bazılarına ise 30 dakika yatak istirahati verdiler; sonuçta hastaların hamilelik oranları arasında önemli bir fark görülmedi.

Hastaların transferden sonra ne yapacaklarına kendilerinin karar verdiği (hemen ayağa kalkmak veya 1 saat yatak istirahati) başka bir çalışmada da gene hamilelik oranları arasında farklılık saptanmadı.

Son olarak geçmişe dönük bir çalışmada, embryo transferinden sonra hastaları hemen ayağa kaldırma politikası uygulayan tüp bebek merkezlerinin gebelik oranları, hastalara değişen sürelerde yatak istirahati uygulayan tüp bebek merkezlerinin gebelik oranları ile karşılaştırıldığında yine yatak istirahatinin bir fayda sağladığı sonucuna varılmadı.

Bu nedenle elimizde olan kanıtlara bakılarak kısa süreli yatak istirahatinin hamilelik başarı oranlarını artırmadığı ve gerekli olmadığı söylenebilir.

Yapılan diğer üç çalışmada embriyo transferi sonrası kısa süreli (20 dak ile 1 saat arası) yatak istirahati ile uzun süreli (bir gece ile 24 saat arası) yatak istirahatinin doğurduğu hamilelik sonuçları karşılaştırıdı. Bu çalışmaların hiçbirinde uzun süreli yatak istirahatinin faydalı olduğu sonucuna varılmadığı gibi, şaşırtcı olanı çalışmalardan ikisinde 24 saat yatakta kalan kadınların embriyo tutunma oranlarında düşüş olduğu bildirildi. Buradan sağlıklı bir kadın için uzun süre yatakta tutulmanın doğal bir durum olmadığı ve hastanın endişesini ve stresini artırarak tedavinin sonucunu olumsuz olarak etkilediği sonucuna varıldı.

Embryo transferinden sonra verilen yatak istirahatinin hamilelik oranlarını artırmaması aslında son derece mantıklı. Birincisi endometrial kavite (rahim içi boşluğu) gerçekte bir boşluk değil daha ziyade açılma potansiyeli olan bir alan. Embriyonun bırakılması sonucu endometriumun iki karşılıklı duvarı anlık olarak ayrılıyor ama daha sonra transferin yapılması için kullanılan kateter çıkarıldığında hemen tekrar birleşiyor. Dolayısıyla hasta ayağa kalktığında embryonun kaviteden düşmesi pek muhtemel değil. İkincisi embriyo transferi sonucu embryonun oluşturduğu hava kabarcıkları ultrasonda izlendiğinde yerçekiminin ya da ayağa kalkmanın embryonun pozisyonu üzerinde önemli bir etkisi olmadığı görülüyor. Kısa süreli yatak istirahati uygulaması hiçbir fayda sağlamadığı için kaldırılabilir. Uzun süreli yatak istirahati uygulaması da hamilelik oranlarına olumlu bir etkisi olmadığı gibi tüp bebek tutunma oranlarını düşürdüğü için terkedilmelidir.

Embryo transferinden sonra cinsel ilişkide bulunabilir miyiz?

Tüp bebek tedavisi gören kadınlar embryo transferinden sonra cinsel ilişkide bulunmanın özellikle de orgazm olmanın embriyonun tutunmasını engelleyeceğinden endişe ediyorlar. Pek çok kadın orgazm sırasında yoğun rahim kasılmaları yaşıyor ve bunun da ölçüldüğünde rahim içi basıncını önemli ölçüde artırdığı tespit ediliyor.

Transferden sonra cinsel ilişkide bulunan ve bulunmayan hastalar ile yapılan iki çalışmanın sonuçları cinsel aktivitenin tüp bebek tedavisinin başarısı üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını gösterdi. İlginç olanı bu çalışmalardan daha kapsamlı olanı, embriyo transferinden sonraki 2 gün içinde cinsel ilişkide bulunan kadınların embriyo tutunma oranlarında önemli bir artış olduğunu belirledi. Çalışmanın yazarlarına göre erkeğin menisi ile kadına geçen bağışıklık baskılayıcı bazı faktörler kadındaki bağışıklık (embriyoyu reddetme) cevabını engellemekte. Böylece kadın organizmasının embriyoyu reddetme olasılığı azalmakta.

Embryo transferinden sonra cinsel ilişkide bulunmanın, tüp bebek tedavisi görmekte olan kadın açısından iki risk oluşturabileceği öne sürülmüştür. Birincisi kadının birden fazla korpus luteum içeren ve hiperstimülasyon sendromu (aşırı uyarılma) nedeniyle büyümüş olan yumurtalıkları cinsel ilişki sırasında yırtılma riski altında olabilir ve bu durum ağrıya ve hatta önemli ölçüde karın içi kanamaya neden olabilir. Bu nedenle tedavi sırasında yumurtalıklarında hiperstimülasyon sendromu (aşırı uyarılma) görülen hastalarda cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

İkincisi tüp bebek tedavisi sırasında cinsel ilişkide bulunulması sonucunda tüp bebek hamileliği ile birlikte doğal hamileliğin de gerçekleşmesi nedeniyle ‘öncelikli hamilelik’ durumunun geliştiği bazı vakalar bildirilmiştir. Ancak bu vakalardaki doğal hamileliğin embriyo transferi sonrasında değil yumurta toplama öncesinde girilen cinsel ilişki sonucu oluşmuş olması daha muhtemeldir çünkü yumurtlama günü ile ilişki gününü takip eden araştırmalar göstermiştir ki yumurtlamadan bir gün sonra hamile kalma olasılığı sıfıra düşmektedir. Genellikle embriyo transferinin yapıldığı gün yumurtlamadan 2-5 gün sonrasına denk geldiğinden, transfer sonrasında cinsel ilşikide bulunmak doğal hamilelik oluşturma riski yaratmaz.

Sonuç olarak elimizdeki kanıtlara bakıldığında, kadında yumurtalıkların aşırı uyarılması nedeniyle pelvik ağrı ve rahatsızlık yaşandığı durumlar dışında, çiftler embriyo transferi sonrası cinsel ilişkide bulunabilirler.

Embriyo transferinden sonra spor yapabilir miyim?

Pek çok hasta embriyo transferinden sonra hızlı tempoda egzersiz yapmanın, embriyonun tutunmasını engelleyeceğinden endişe eder. Ne yazık ki embriyo transferinden sonra egzersiz yapmanın güvenli olup olmadığı hakkında çok az bilgiye sahibiz.

Haftada 4 saatten fazla, hızlı tempolu kardiyovasküler egzersiz yapılmasının, hiç egzersiz yapılmaması veya haftada 4 saatten az hafif egzersiz yapılması ile karşılaştırıldığında başarısız implantasyon ve düşük riskini artırdığı gözleniyor.

Egzersiz, hamilelik oluşmasını birkaç değişik nedenle engelleyebilir. Birincisi koşu ve temaslı sporlar gibi hızlı tempoda yapılan egzersizlerin yarattığı mekanik titreşimler tutunmaya çalışan embryoyu yerinden oynatabilir. İkincisi, hızlı tempolu egzersizlerin ortalama vücut ısısını 2 dereceye kadar yükseltebildiği bilinmektedir. Vücut ısısındaki bu yükselişlerin düşüğe ve ölümle sonuçlanan anomalilere yol açtığı bildirilmiştir. Daha elle tutulur kanıtlar elde edilene kadar, en güvenlisi embriyo transferinden sonra (tüp bebekten sonra) yoğun kardiyovasküler egzersizden kaçınmak ve günde 30 dakikaya kadar yürüyüş gibi hafif egzersizler yapmaktır.

Embriyo transferinden sonra işyerimden izin almalı mıyım?

Tüp bebek tedavisi gören hastaların bazıları embriyo transferinden sonra işten bir süre ayrı kalmanın embriyonun tutunma şansını artıracağını umarak yıllık izin kullanıyorlar. Araştırmalar iş yükünü azaltmanın tüp bebek başarısı üzerinde olumlu bir etkisi olmadığını gösterdi.

Tartışmalar sürüyor olmakla birlikte, tedavi sırasında hastanın endişe ve stres seviyesindeki artışın tüp bebek başarısını olumsuz olarak etkilediğine dair bazı kanıtlar var. Kadınlar genelde stresli dönemlerinde işyerlerindeki arkadaşlarından önemli ölçüde sosyal destek sağlayabiliyorlar. Bu destekten uzak kalmak ve bunun yerine evde oturup tedavinin sonucu hakkında endişelenmek yarar sağlamaktan çok zarar verebiliyor. Ancak iş ortamı çok stresliyse veya hastanın üreme sağlığı için zararlı olabilecek toksinlere (kimyasallar, radyasyon gibi) maruz kalınıyorsa transfer sonrası izin kullanmak uygun olabilir.

Endişenizi anlıyor ve önemsiyoruz!

Tüp bebek tedavisi görmekte olan bir çiftin özellikle de kadının tedavi sırasında endişeli olması ve başarı şansını artırmak için hayatında ne gibi değişiklikler yapabileceğini öğrenmek istemesi çok olağan bir durumdur. Hastalardan en sık gelen sorular embriyo transferinden sonraki dönemde (tüp bebekten sonra) yatak istirahati, cinsel ilişki, fiziksel aktivite ve iş hayatı ile ilgili olmaktadır.

Tedavinin başarısını olumsuz olarak etkileyecek hiçbirşey yapmamaya çalışan hastalar için bu soruların cevapları kesinlikle çok önemlidir. Bu nedenle ART Sağlık Merkezi olarak bu konuda hastanın endişeleri ortaya çıkmadan yani tedavinin henüz başındayken hastalara bu konularda yazılı ve sözlü bilgi vermenin en doğrusu olduğuna inanıyoruz.

Embriyo transferinden (tüp bebekten) sonra neler yapmalısınız?

Embryo transferinden sonra kısa süreli (1 saatten az) yatak istirahatinin hamilelik başarı oranları üzerinde olumlu bir etkisi yoktur.

Embryo transferinden sonra uzun süreli (bir gece ile 24 saat arası) yatak istirahati de hamilelik oranlarını artırmamaktadır ve hatta bazı çalışmalar başarıyı düşürdüğünü öne sürmektedir.

Embryo transferinden sonra cinsel ilişkide bulunmak hamilelik oranlarını düşürmemektedir ve embryonun tutunma şansını artırdığı konusunda da bazı kanıtlar vardır.

Günde 30 dakika yürüyüş gibi hafif egzersiz yapmanın tüp bebek tedavisinin başarısı üzerinde olumsuz etkisi olması pek muhtemel değildir. Buna karşılık haftada 4 saatten fazla yüksek tempoda kardiyovasküler egzersiz yapmanın tüp bebek başarısını düşürdüğü, düşük yapma olasılığını artırdığı ve dolaysıyla kaçınılması gerektiği konusunda bazı kanıtlar vardır.

Embryo transferi sonrasında hastaların, çok stresli bir ortam olmadığı ve üreme sağlığına zarar verebilecek kimyasallara maruz kalınmadığı sürece iş hayatlarına ve normal günlük yaşantılarına geri dönmeleri daha pozitif sonuçlar doğurmaktadır.

Yorum ekle