KISIRLIK NEDİR?
Etkili bir korunma yöntemi uygulanmamasına ve düzenli cinsel ilişkiye rağmen (gebelik oluşabilmesi için ideal cinsel birleşme sıklığı haftada 2-3 defadır) 1 yıl içinde gebelik elde edilemeyen çiftler infertilite(kısırlık) yönünden araştırmaya alınmalıdır.
Kadın yaşının 35 ve üzeri olması, adet düzensizliği, rahim, yumurtalıklar veya tüplerle ilgili bilinen bir hastalık olması, erkek kısırlık problemleri olması gibi durumlarda araştırmaya 1 yıl beklemeden başlamak gerekir.
Kısırlık problemi olmayan bir çiftin her ay başına gebelik şansı %20 civarındadır. Korunmayan çiftlerin yaklaşık %57’si ilk 3 ayda, %72’si 6 ay içinde %85’i 1 yıl içinde gebe kalabilmektedir.
KISIRLIĞIN ARAŞTIRILMASI
İlk yapılması gereken test semen analizidir ve 2 ay aralıklarla en az iki defa tekrarlanmalıdır. Semen analizi normal ise erkekte kısırlık yaratacak bir sorun olmadığı kabul edilir.
Semen analizi ile eş zamanlı olarak kadının yumurtlayıp yumurtlamadığına bakılmalıdır. Bu amaçla adetin 19-21. günleri arasında basit bir hormon tahlili (progesteron) yapılabileceği gibi ultrason takipleri veya idrarda LH ölçümleri de yapılabilir.
Düzenli adet gören kadınların %95″i normal olarak yumurtlarlar. Dolayısıyla adet düzeninin iyi sorgulanması bile tek başına yumurtlama açısından aydınlatıcı olacaktır.
Kadında en önemli testlerinden biri yumurtalık kapasitesinin saptanmasıdır. Bunun için adet döneminde vajinal yolla bir ultrason yapılarak yumurtalıklar içindeki primordial foliküller (içinde yumurta barındıran gelişime müsait minik kistler) sayılır.
İki yumurtalıkta toplam 6 taneden az primordial folikül varlığı yumurtalık kapasitesinin azalmış olduğu yönünde kuvvetli bir bulgudur. Kadınlar da yumurtalık kapasitesi 37 yaşından itibaren azalmaya başlar ve 44 yaşından sonra kadının çocuk sahibi olabilmesi çok zorlaşır. Bazen yumurtalık kapasitesi daha erken azalır.
Özellikle ailesinde erken menopoz olan kadınlarda, daha önce yumurtalıklarından kist aldırmış olan kadınlarda, tek yumurtalığı alınmış olan kadınlarda, endometriosis öyküsü olan kadınlarda, genç kısır çiftlerde ve tekrarlayan düşükleri olan çiftlerde yumurtalık kapasitesinin çok dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekir.
Semen analizi ve yumurtlaması değerlendirilen çiftlerde kadının tüplerinin açık olup olmadığı araştırılır. Bunun için rahim tüp filmi (HSG-histerosalpingografi) çekilmesi gerekir.
HSG basit ve çoğu zaman ağrısız bir işlem olmasına rağmen teknik olarak ilacın hızlı ve basınçlı verilmesine bağlı rahimde kramplar yapabilir. İşlem adetinin bitiminden hemen sonra yapılmalıdır. Bu şekilde rahim içi daha iyi görülür ve yumurtlama döneminden sonra olabilecek çok erken bir gebelik olasılığı ortadan kaldırılır.
HSG ile rahim iç boşluğu ve tüpler değerlendirilir. Tüplerin açık olup olmadığı ve kapalı ise hangi seviyede kapalı oldukları anlaşılabilir. Özellikle tek tüpün rahme bitişik olduğu yerden kapalı olması durumu bazen ilacın basınçlı verilmesi sonucunda tüpte kasılma olmasına bağlıdır. Bu durumda gerçek değil yalancı bir tıkanıklık vardır.
HSG ile karın içindeki yapışıklıkları ve bunların şiddetini anlama olasılığı azdır. HSG tüplerin açık olup olmadıkları hakkında bilgi verdiği halde tüplerin işlevi hakkında bilgi vermez.
Öyküsünde ve fizik muayenesinde herhangi bir bulgusu olmayan kadınlarda karın içinin bir kamera yardımı ile gözlenmesine olanak tanıyan laparoskopi adı verilen bir işlem yapılabilir.
Laparoskopi eskiden çok sık kullanılan bir teknik olmasına karşın bugün özellikle tanısal anlamda kullanımı daha kısıtlıdır
Kısırlık araştırmalarında kullanılan ancak önemi tam olarak kanıtlanmamış testler de vardır.
Bunların arasında immunolojik araştırmalar (antisperm antkorları) ve postkoital test (ilişkiden sonra rahim ağzındaki sıvının spermlerin varlığı açısından incelenmesi) sayılabilir.
Çıkan sonuçlar tedavi yaklaşımlarını değiştirmediği için günümüzde hemen hemen hiç kullanılmamaktadırlar.
Kısırlık ile ilgili sorularınızı aşağıdaki formu kullanarak sorabilirsiniz.
Yorum ekle